sıra sıra - Turc Anglais Dictionnaire

sıra sıra

Sens de "sıra sıra" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
Phrases
sıra sıra row after row expr.
Row after row the potatoes are unearthed and collected with a hoe.
Sıra sıra patatesler topraktan çıkarılır ve bir çapayla toplanır.

More Sentences
General
sıra sıra in rows adv.
sıra sıra in line adv.

Sens de "sıra sıra" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
sıra place n.
Tom moved up to first place.
Tom ilk sıraya çıktı.

More Sentences
sıra order n.
When the CPU finishes one computation, it will process the next one in order.
CPU bir hesaplamayı bitirdiğinde, sırada yer alan bir sonrakini işletir.

More Sentences
sıra turn n.
Today it is the European Parliament's turn to affirm it on behalf of the peoples of Europe.
Bugün Avrupa halkları adına bunu teyit etme sırası Avrupa Parlamentosundadır.

More Sentences
sıra bench n.
I am slightly disappointed that the Liberal benches tonight are empty.
Bu akşam Liberal sıraların boş olması beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.

More Sentences
sıra row n.
In January, Governor Ryan of Illinois decided to commute the death sentences of 156 prisoners on death row.
Ocak ayında Illinois Valisi Ryan, idam sırasındaki 156 mahkumun ölüm cezalarını hafifletme kararı aldı.

More Sentences
sıra queue n.
Tom jumped the queue.
Tom sırayı bozdu.

More Sentences
sıra line n.
The first line is the completion of the 1994-1999 programmes.
İlk sırada 1994-1999 programlarının tamamlanması yer almaktadır.

More Sentences
sıra sequence n.
The students were asked to arrange the numbers in a specific sequence.
Öğrencilerden sayıları belirli bir sıraya göre dizmeleri istendi.

More Sentences
ara sıra occasionally adv.
It used to be considered normal for every cow to be affected by it occasionally, thereby building up immunity.
Eskiden her ineğin ara sıra bu hastalığa yakalanması ve böylece bağışıklık kazanması normal kabul edilirdi.

More Sentences
ara sıra sometimes adv.
Write to me sometimes and let me know how you are doing.
Ara sıra bana yaz ve nasıl olduğunu bana bildir.

More Sentences
General
sıra desk n.
Mary is sitting at the desk.
Mary, sırada oturuyor.

More Sentences
sıra sayıları ordinal number n.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
Bazı ülkeler bin yılları saymak için sıra sayılarını kullanırken, diğerleri kardinal sayıları kullanıyor.

More Sentences
sıra line n.
The first line is the completion of the 1994-1999 programmes.
İlk sırada 1994-1999 programlarının tamamlanması yer almaktadır.

More Sentences
sıra occasion n.
The opinion of the Commission remains the same as it was on the occasion of the last debate.
Komisyon'un görüşü, son tartışma sırasında olduğu gibi aynı kalmaktadır.

More Sentences
sıra ordinal n.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.

More Sentences
sıra sayısı ordinal number n.
One is a cardinal number; first is an ordinal number.
1 sayma sayısı, 1. ise sıra sayısıdır.

More Sentences
sıra row n.
In January, Governor Ryan of Illinois decided to commute the death sentences of 156 prisoners on death row.
Ocak ayında Illinois Valisi Ryan, idam sırasındaki 156 mahkumun ölüm cezalarını hafifletme kararı aldı.

More Sentences
birinci sıra first row n.
Tom is sitting in the first row.
Tom birinci sırada oturuyor.

More Sentences
sıra course n.
They laid the red bricks in courses to form a wall.
Bir duvar oluşturmak için kırmızı tuğlaları sıra sıra dizdiler.

More Sentences
sıra queue n.
Tom jumped the queue.
Tom sırayı bozdu.

More Sentences
kronolojik sıra chronological order n.
In chronological order they are Denmark, United Kingdom, Sweden and Finland.
Bu ülkeler kronolojik sırayla Danimarka, Birleşik Krallık, İsveç ve Finlandiya'dır.

More Sentences
iki sıra two lines n.
Form two lines.
İki sıra oluşturun.

More Sentences
sıra file n.
We followed him single file till we reached the cabin.
Kulübeye varana kadar onu tek sıra halinde takip ettik.

More Sentences
ön sıra front row n.
We do not need any cheap seats in the front row, as long as the ultimate performance is worth watching.
Nihai performans izlemeye değer olduğu sürece ön sırada ucuz koltuklara ihtiyacımız yok.

More Sentences
doğru sıra correct order n.
I believe that we are thus following the correct order.
Bu nedenle doğru sırayı takip ettiğimize inanıyorum.

More Sentences
sıra time n.
Most of the children were not even born at the time of the incident.
Çocukların çoğu olay sırasında henüz doğmamıştı bile.

More Sentences
sıra grid n.
He was required to start the race from the back of the grid.
Yarışa en arka sıradan başlaması gerekiyordu.

More Sentences
sıra strip n.
We’ll go down to the retail strip for shopping.
Alışveriş için perakendecilerin sırasına gideceğiz.

More Sentences
sıra ile yapmak take turns v.
You agreed to take turns.
Sıra ile yapmayı kabul ettin.

More Sentences
sıra dışı extraordinary adj.
This seems to be the most extraordinary debate.
Bu en sıra dışı tartışma gibi görünüyor.

More Sentences
ara sıra sporadic adj.
Sporadic gunfire was heard in the distance.
Uzaktan ara sıra silah sesleri duyuluyordu.

More Sentences
sıra dışı uncommon adj.
That's not uncommon.
Bu sıra dışı değil.

More Sentences
oldukça sıra dışı highly unusual adj.
This is highly unusual.
Oldukça sıra dışı.

More Sentences
sıra dışı outstanding adj.
Tom was outstanding tonight.
Tom bu gece sıra dışıydı.

More Sentences
sıra dışı unusual adj.
We are in the middle of an extremely unusual debate.
Son derece sıra dışı bir tartışmanın ortasındayız.

More Sentences
sıra dışı unique adj.
He had a unique approach to the subject.
Konuya sıra dışı bir yaklaşımı vardı.

More Sentences
ara sıra now and then adv.
But, now and then, I read one or two.
Ama ara sıra bir iki tane okuyorum.

More Sentences
ara sıra on occasion adv.
We see them on occasion.
Onları ara sıra görüyoruz.

More Sentences
ara sıra now and again adv.
He goes there now and again.
Ara sıra oraya gider.

More Sentences
ara sıra sometimes adv.
Write to me sometimes and let me know how you are doing.
Ara sıra bana yaz ve nasıl olduğunu bana bildir.

More Sentences
bunun yanı sıra besides adv.
Besides, we see that the influencer marketing budgets will also grow.
Bunun yanı sıra etkileyici pazarlama bütçelerinin de büyüyeceğini görmekteyiz.

More Sentences
ara sıra occasionally adv.
It used to be considered normal for every cow to be affected by it occasionally, thereby building up immunity.
Eskiden her ineğin ara sıra bu hastalığa yakalanması ve böylece bağışıklık kazanması normal kabul edilirdi.

More Sentences
yanı sıra besides prep.
In my opinion, besides the safety of shipping, it is important to facilitate practical procedures.
Bana göre, nakliye güvenliğinin yanı sıra, pratik prosedürlerin kolaylaştırılması da önemlidir.

More Sentences
yanı sıra as well as conj.
In future, the EU will border on Byelorussia and the Ukraine, as well as Russia.
Gelecekte AB, Rusya'nın yanı sıra Beyaz Rusya ve Ukrayna ile de sınır komşusu olacak.

More Sentences
Phrases
yanı sıra apart from expr.
Apart from schools, this also affects the citizens and society as a whole.
Bu durum okulların yanı sıra vatandaşları ve toplumun genelini de etkilemektedir.

More Sentences
yanı sıra along with expr.
Along with these benefits, however, Economic and Monetary Union brings specific responsibilities.
Ancak bu faydaların yanı sıra Ekonomik ve Parasal Birlik belirli sorumlulukları da beraberinde getirmektedir.

More Sentences
Colloquial
(kuyruk/sıra) kaynak yapma cutting in line n.
Don't cut in line.
Kuyruğa kaynak yapma.

More Sentences
Common Usage
sıra alignment n.
sıra (dağ/tepe) range n.
sıra rank n.
sıra array n.
sıra ile yapmak alternate v.
General
sıra (kilisede) pew n.
sıra thread n.
sıra right time n.
tek sıra yürüyüş indian file n.
bir taşıtın kendi ağırlığının yanı sıra taşıyabileceği yük useful load n.
sıra slot n.
sıra cue n.
sıra tier n.
sıra bout n.
sıra spell n.
üst üste üç sıra kürekli kadırga trireme n.
tek sıra halinde yürüme defiling n.
çapalanmış düz sıra ridge n.
sıra ile yapma rotation n.
sıra lineup n.
sıra (kilisede oturacak) pew n.
sıra lick n.
insanların bir şey beklemek üzere oluşturduğu sıra queue n.
sıra linage n.
sıra train n.
sıra form n.
sağır sıra kemer blind arcade n.
sıra settle n.
sıra evleri olan sokak row n.
aile sıra no family serial no n.
sıra sütunlar colonnade n.
sıra go n.
sıra procession n.
sıra sayısı ordinal n.
sıra arrangement n.
izafi sıra relative rank n.
sıra round n.
sıra bazlı strateji oyun türüne verilen ad tbs n.
sıra progression n.
sıra inning n.
sıra hand n.
sıra dışı olay bildirimi notification of unusual event n.
sıra innings n.
sıra evler row n.
bir sıra durumunda in a line n.
alfabetik sıra alphabetic sequence n.
ikinci sıra second rank n.
sıra numarası rotation number n.
sıra succession n.
sıra range n.
sıra rank n.
sıra bank n.
sıra istatistikleri order statistics n.
alfabetik sıra alphabetical order n.
alfabetik sıra order arranged a to z n.
sıra sayıları ordinal numbers n.
sıra istatistiği order statistic n.
birinci sıra first rank n.
birinci sıra rank number one n.
sıra sıra olan evlerden herhangi birisi terraced house n.
etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen kimse vegan n.
sıra array n.
sıra kemerler arcade n.
sıra band n.
sıra evler ribbon building n.
azalan sıra descending order n.
ön sıra forefront n.
ara sıra kullanım için tutulan ev pied-a-terre n.
sıra fit n.
sıra pew n.
uzun sıra pew n.
(işi) sıra ile yapma rotation n.
sıra dağlar chain of mountains n.
sıra dağlar range of mountains n.
sıra gecesi sira night n.
sıra arkadaşı desk mate n.
sıra no item no n.
sıra no item number n.
üçüncü sıra third rank n.
ara sıra içen occasional drinker n.
tek sıra tekerlekli paten in-line-skate n.
tek sıra tekerlekli paten in-line-skates n.
sıra sıra dükkanların olduğu sokak parade n.
sıra arkadaşı deskmate n.
hippilerin taktıkları birkaç sıra boncuktan oluşan kolye love beads n.
sıra line-up n.
sıra tablosu/cetveli order table n.
birey sıra no (bsn) individual registration number (irn) n.
sıra dışı tedbirler extraordinary measures n.
sıra dışı önlemler extraordinary measures n.
(gösteri salonunda/stadyumda) en arkadaki/üstteki sıra row z n.
eski sıra arkadaşı ex-deskmate n.
üst sıra organizasyon upline organization n.
sıra fişi queue token n.
sıra tail n.
güney çin ve güneydoğu asya dillerinin yanı sıra tai dillerini de içine alan dil ailesi tai-kadai n.
sürgülü masa/sıra kapağı tambour n.
sıra sıra evlerin arkasındaki geçit backing n.
arka sıra back row n.
sıra (katır, at, tay vb.) rake n.
sıra register n.
sıra sütunlar pergolo n.
sıra kemerler pergolo n.
sıra ev townhouse n.
sıra ev townhome n.
sıra alinement n.
sıra allineation n.
sıra alineation n.
sıra dışı avant–garde n.
sıra dışı etypic n.
sıra dışı şeyler extraordinaries n.
sıra hack n.
son sıra bottom n.
özellikle kale duvarının tepesine inşa edilen sıra halinde ahşaptan geçici barınaklar bratticings [obsolete] n.
sıra reng n.
sıra rew n.
sıra gantlet n.
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü gantlet n.
suçluya vuran iki sıra adam gantlet n.
sıra dışı faaliyet glamor n.
sıra dışı faaliyet glamour n.
ara sıra olan bir şey occasional n.
tarakçıların kullandığı tek sıra dişli bir tür eğe graille n.
eşit boyuttaki kare veya dikdörtgenlerden oluşan sıra grid n.
sıra dışı kimse one n.
sıra, yapı veya etki yönünden ters çevrilmiş şey opposite n.
sıra round robin n.
kronolojik sıra chronological sequence n.
kronolojik sıra chronological succession n.
çapraz sıra diagonal n.
sıra dizili olma sequentiality n.
ara sıra belediyeden yardım alan kimse casual [uk] n.
sıra halinde düzenlenmiş şeyler column n.
sıra halinde düzenlenmiş bir insan grubu column n.
sıra dışı ürün piece of work n.
mantıksal sıra consequence [obsolete] n.
kesintisiz sıra contiguity [obsolete] n.
uzun sıra halinde ilerleyen bir dizi insan crocodile n.
okul gezisinde oluşturulan sıra crocodile n.
çapraz sıra crossrow n.
(dokuma ipinde) son sıra fell n.
(soylu kimseye ait) sıra ev inn [dated] [uk] n.
ara sıra yapılan tenkit potshot n.
sıra cola n.
peşi sıra gelen şey corollary n.
elliye karşılık gelen sıra sayısı fiftieth n.
ara sıra et veya balık tüketen vejetaryen kimse flexitarian n.
birinci sıra forerank n.
karşı karşıya duran ve ellerindeki sopa gibi silahlarla aralarından geçenlere vuran iki sıra insan gauntlet n.
sıra, dizi veya topluluk halinde bulunup zorlu bir sınav teşkil eden şey gauntlet n.
sıra arkadaşı pewfellow n.
ilk sıra primary n.
sıra arkadaşı puefellow [obsolete] n.
dizide septilyona denk gelen sıra sayısı septillionth n.
sıra serie n.
sıra serye n.
tekli sıra single file n.
kırk sekizinci sıra sayı forty-eighth n.
kırk beşinci sıra sayı forty-fifth n.
kırk bir sıra sayı forty-first n.
kırk dördüncü sıra sayı forty-fourth n.
kırk dokuzuncu sıra sayı forty-ninth n.
kırk ikinci sıra sayı forty-second n.
kırk yedinci sıra sayı forty-seventh n.
kırk altıncı sıra sayı forty-sixth n.
kırk üçüncü sıra sayı forty-third n.
(armada) altı sıra dalgalı şerit motifi fountain n.
dördüncü sıra four n.
dört sıra sayısı fourth n.
altıncı sıra sixth n.
altmışıncı sıra sixtieth n.
altmış sekizinci sıra sixty-eight n.
altmış beşinci sıra sixty-fifth n.
altmış beşinci sıra sixty-five n.
altmış dördüncü sıra sixty-four n.
altmış dördüncü sıra sixty-fourth n.
altmış dokuzuncu sıra sixty-nine n.
altmış birinci sıra sixty-one n.
altmış yedinci sıra sixty-seven n.
altmış altıncı sıra sixty-six n.
altmış üçüncü sıra sixty-three n.
altmış ikinci sıra sixty-two n.
dar sıra strake n.
peşi sıra gerçekleşme subsequentness n.
sıra dışı başarı succès fou n.
sıra dışı başarı succèsfou n.
sıra success [obsolete] n.
sıra ile ilerleyen grup success [obsolete] n.
sıra successary n.
sıra dışı tasarımlı vitrin supercabinet n.
belirli bir sıra halinde geçmek parade v.
sıra dayağı yemek run the gauntlet v.
sıra olmak be lined v.
çift sıra olmak make double line v.
tek sıra halinde çıkmak file out v.
sıra halinde olmak range v.
sıra ile yürümek file v.
sıra olmak form a line v.
ara sıra nefes almak breathe spasmodically v.
sıra olmak queue v.
sıra olmak rank v.
sıra beklemek await one's turn v.
tek sıra yürümek walk file v.
tek sıra olmak form a single file v.
sıra olmak queue up v.
sıra ile yapmak alternate v.
sıra halinde gitmek string v.
(birbirlerini) sıra ile izlemek alternate v.
iki sıra parketmek double-park v.
sıra gelmek one's turn to come v.
bir şeyin/kişinin yanından (tek sıra) geçmek file past someone or something v.
sıra halinde girmek file into something v.
sıra dışı/aykırı olanı seçmek choose the odd one out v.
(bankada vb) sıra almak take a queue number v.
(bankada vb) sıra almak get in line v.
(bankada vb) sıra almak get in the teller line v.
atm'de sıra beklemek wait in line at the atm v.
bankamatikde sıra beklemek wait in line at the atm v.
sıra halinde yürümek defile v.
sıra fişi almak take a queue token v.
sıra halinde art arda gelmek cavalcade v.
avlanırken tazıların peşi sıra gitmek ride to hounds v.
peşi sıra/arkasından götürmek lead v.
sıra oluşturmak course v.
tek sıra halinde yürümek file v.
peşi sıra gelmek follow v.
sıra eklemek pew v.
(tek sıra tekerlekli patenle) kaymak rollerblade v.
peşi sıra izlemek second v.
sıra oluşturmak cue v.
bir şeyi sıra ile yapmak steven [obsolete] v.
ara sıra olan snatchy adj.
ara sıra gözüken sporadic adj.
ara sıra yağmur yağan showery adj.
ara sıra meydana gelen sporadic adj.
ancak ara sıra iyi olan spotty adj.
6 sıra halinde drawn up six deep adj.
sıra gösteren ordinal adj.
ara sıra olan sporadic adj.
ara sıra olan occasional adj.
ara sıra olabilen odd adj.
ara sıra meydana gelen occasional adj.
iki sıra halinde düzenlenmiş distichous adj.
sıra sütunlu colonnaded adj.
ara sıra meydana gelen odd adj.
sıra işi ordinary adj.
sıra işi common adj.
tek sıra düğmeli (ceket) single-breasted adj.
sıra kemerli arcaded adj.
sıra dışı freaky adj.
sıra dışı marginal adj.
bir hayli sıra dışı highly unusual adj.
sıra dışı way-out adj.
sıra dışı raging adj.
ara sıra olan casual adj.
son derece sıra dışı tonitruous adj.
son derece sıra dışı tonitruant adj.
ara sıra bozulabilen trick adj.
sıra halinde dizili olmayan astichous adj.
sıra dışı atypic adj.
sıra dışı out of one's way adj.
sıra dışı bold adj.
sıra dışı loopy adj.
sıra dışı faaliyetlerle dolu glamorous adj.
sıra dışı faaliyetlerle dolu glamourous adj.
ara sıra olan daimen [obsolete] [scotland] adj.
ara sıra meydana gelen daimen [obsolete] [scotland] adj.
sıra dışı dainty [obsolete] adj.
sekiz katlı (sıra) octaploid adj.
sekizinci (sıra) octonary adj.
ara sıra gerçekleşen odd adj.
sıra ile geçen rotatory adj.
sıra dışı ve düzensiz görünen disharmonic adj.
ara sıra olan infrequent adj.
iki sıra halinde düzenlenmiş distich adj.
peşi sıra gelen parallel adj.
ara sıra gelişen popping adj.
nesnelerin belirli bir sıra veya niteliğe göre düzenlendiği (ölçek) clinal adj.
peşi sıra gelen contiguous adj.
zaman veya sıra olarak yakında olan contiguous adj.
(zaman veya sıra olarak) daha uzak olan postremote adj.
tamamen sıra dışı flakey adj.
sıra dışı geason adj.
sıra dışı özellikleri olan gee-whiz adj.
ara sıra meydana gelen orra [scotland] adj.
ara sıra olan orra [scotland] adj.
ara sıra meydana gelen orrow [scotland] adj.
ara sıra olan orrow [scotland] adj.
ilk (sıra, zaman) prime adj.
sıra dışı premiere adj.
(sıra) tek kişilik single-file adj.
peşi sıra sistering adj.
sıra ile takip eden subsecutive adj.
ara sıra from time to time adv.
düzenli sıra ile yolunda in order adv.
ara sıra at intervals adv.
sıra ile turn and turn about adv.
tek sıra halinde single file adv.
ara sıra here and there adv.
sıra ile in order adv.
ara sıra at times adv.
ardı sıra immediately after adv.
tek sıra halinde in single file adv.
birbirinin arkası sıra in tandem adv.
bunun yanı sıra on the other hand adv.
yanı sıra along adv.
ara sıra on and off adv.
sıra dışı out of turn adv.
ara sıra at regular intervals adv.
birbiri peşi sıra one after another adv.
sıra ile one after another adv.
sıra beklemeden out of turn adv.
ara sıra every once in a while adv.
ara sıra once in a while adv.
sıra ile in turn adv.
sıra boyunca all along the line adv.
ara sıra every so often adv.
ara sıra in spots adv.
ara sıra off and on adv.
peşi sıra following him adv.
sıra ile değişik bir şekilde turn and turn about adv.
birbiri peşi sıra one after the other adv.
ara sıra every now and then adv.
sıra halinde in series adv.
sıra ile end to end adv.
kronolojik sıra ile in chronological order adv.
sıra ile by turns adv.
peşi sıra behind him adv.
ara sıra every now and again adv.
sıra ile successively adv.
sıra beklemeksizin free of turn adv.
yanı sıra right along with adv.
yanı sıra right along side adv.
sıra ile alternately adv.
sıra ile in succession adv.
sıra dışında out of turn adv.
ara sıra time to time adv.
bunun yanı sıra in addition to this adv.
tek sıra halinde in tandem adv.
sıra halinde/birbiri ardına gelen like beads-on-a-string adv.
peşi sıra subsequently adv.
peşi sıra afterward adv.
bunun yanı sıra again adv.
art arda tek sıra halinde in trail adv.
sıra ile along adv.
yanı sıra alongst [dialect] adv.
tek sıra halinde uniserially adv.
tek sıra halinde uniseriately adv.
ara sıra whiles adv.
ara sıra whiles [scotland] adv.
sıra ile on adv.
ardı sıra on the neck of adv.
ara sıra once and again adv.
yanı sıra overplus [obsolete] adv.
ara sıra incidentally adv.
iki sıra halinde distichously adv.
peşi sıra consequently [obsolete] adv.
sıra dışı olarak inordinately adv.
ara sıra semioccasionally adv.
peşi sıra so adv.
peşi sıra successantly adv.
sıra ile successantly adv.
peşi sıra after prep.
yanı sıra next prep.
yanı sıra among prep.
peşi sıra anlamına gelen ön ek post- pref.
sıra, düzen anlamında sonek - taxy suf.
sıra sayı numarasını belirten bir son ek -st suf.
sıra dışı durum exc (exception) abrev.
ara sıra olan occas (occasional) abrev.
ara sıra occas (occasionally) abrev.
sıra inn (inning) abrev.
Phrasals
ardı sıra gitmek go behind v.
bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak line up on something v.
bir şeyi (bardak vb) bir yere (masa/sıra) hızla vurmak slap something down v.
birinin kuyruğunda/peşi sıra dolaşmak run around after someone v.
bir şeyi (bardak vb) bir yere (masa/sıra) hızla vurmak plonk something down v.
bir şeyi (bardak vb) bir yere (masa/sıra) hızla vurmak plop something down v.
sıra oluşturmak line up in something v.
sıra ile/sırasıyla yapmak change off v.
sıra oluşturmak line up into something v.
yanı sıra yürümek walk along v.
(bir yerden) tek sıra halinde çıkmak file out of (something) v.
bir işe geçmek/sıra gelmek get to something v.
birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek carry (someone or something) along with (someone or something) v.
(bir şeyin peşi sıra) gitmek carry someone along (with something) v.
birini ya da bir şeyi peşi sıra sürüklemek carry someone along v.
peşi sıra takip etmek follow along v.
boyunca sıra oluşturmak line up along v.
yanında sıraya girmek/sıra oluşturmak line up along v.
boyunca sıra yapmak line up along v.
yanında sıraya sokmak/sıra yapmak line up along v.
üstünde sıra yapmak line up along v.
tepesinde sıraya sokmak/sıra yapmak line up along v.
yan yana sıra yapmak line up alongside v.
yan yana sıra oluşturmak line up alongside v.
yan yana sıra olmak line up alongside v.
yanında sıra yapmak line up alongside v.
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak line up alongside someone or something v.
birinin/bir şeyin yanına sıra yapmak line up alongside someone or something v.
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak line up alongside someone or something v.
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak line up alongside someone or something v.
birinin/bir şeyin yanına sıra yapmak line up alongside someone or something v.
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak line up alongside someone or something v.
sıra olmak cue up v.
sıra oluşturmak cue up v.
sıra halinde girmek file in v.
(bir şeye/bir yere) sıra halinde girmek file into (something or some place) v.
(bir şeye/bir yere) sıra halinde girmek file in (something or some place) v.
(birinin/bir şeyin) kuyruğunda/peşi sıra dolaşmak run around after (someone or something) v.
tek sıra halinde girmek file in v.
Phrases
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de not so much (something) as (something else) adv.
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de not so much something as something adv.
diğerlerinin yanı sıra as much as anything (else) adv.
yahudilerden sıra hıristiyanlara gelecek after saturday comes Sunday [rare] expr.
ara sıra at one time or another expr.
ara sıra ever and anon expr.
bunların yanı sıra in addition to these expr.
sıra dışı/aykırı olanı seç choose the odd one out expr.
aklı sıra in someone's wisdom expr.
kendi aklı sıra in someone's wisdom expr.
ara sıra on an irregular basis expr.
(birinin) peşi sıra in the train of (someone) [old-fashioned] expr.
Proverb
sıra ile değil para ile them as has, gets
Colloquial
ragbide birinci ve ikinci sıra birlikte tight five n.
sıra dışı biri a piece of work [us] n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma shorting n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma pushing in n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma ditching n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma breaking n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma barging n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma skipping n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma line/queue jumping n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma budging n.
(kuyruk/sıra) kaynak yapma butting n.
iki tane beşlik sıra halinde dizilmiş on şişe şaraptan oluşan paket decimal dozen n.
sıra dışı/tuhaf/acayip kişi strange duck n.
sıra dışı biri/şey killer-diller n.
sıra kale [dialect] n.
olağanüstü/sıra dışı şey lollapalooza n.
sıra dışı bir şey a doozy n.
sıra dışı bir şekilde aydınlanmış olduklarını iddia edenler illuminati n.
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak be not so much (something) as (something else) v.
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak be not so much something as something v.
sıra dışı killer-diller adj.
sıra dışı funky adj.
sıra dışı phunky adj.
sıra dışı ve şahane weird and wonderful adj.
ara sıra ever and again adv.
ara sıra every now and then/again adv.
ara sıra on occasions expr.
hemen peşi sıra hot on one's heels expr.
hemen peşi sıra close on one's heels expr.